İklim değişikliği, sadece çevreyi değil, ekonomiyi, sağlığı, şehirleşmeyi ve sosyal yaşamı doğrudan etkileyen küresel bir krizdir. Bu nedenle ülkeler, sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda çevresel yükümlülüklerini hukuki zemine oturtan kapsamlı yasal düzenlemeler yapma gerekliliği ile karşı karşıyadır. İşte bu düzenlemelerden biri de İklim Kanunu olarak adlandırılmaktadır.
İklim Kanunu Nedir?
İklim Kanunu, devletin iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında yükümlülüklerini tanımlayan, sera gazı emisyonlarını azaltmayı hedefleyen, yeşil finansmanı ve karbon piyasalarını teşvik eden ve çevresel uyum politikalarını içeren temel çevre hukuku metnidir.
Türkiye özelinde bu kanun, Paris Anlaşması, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) ve Avrupa Yeşil Mutabakatı gibi uluslararası belgelerle uyumlu olarak tasarlanmakta ve karbon nötr hedeflerine ulaşmak amacıyla geliştirilmektedir.
İklim Kanununun Hukuki Dayanağı
İklim Kanunu’nun en önemli hukuki temeli, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 56. maddesidir:
“Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.”
Buna ek olarak, kanunun hazırlık süreci; idare hukuku, çevre hukuku, enerji hukuku ve uluslararası hukuk ilkelerine dayanılarak yürütülmektedir. Kanun yürürlüğe girdiğinde; idari düzenlemeler, cezai yaptırımlar, lisans uygulamaları ve denetim mekanizmaları da yasal güvence altına alınacaktır.
İklim Kanununun Kapsamı ve Hedefleri
Hazırlanan İklim Kanunu Taslağı, birçok sektörü ilgilendiren stratejik hedefleri kapsamaktadır:
🔹 1. Sera Gazı Emisyonlarının Azaltılması
🔹 2. İklim Değişikliğine Uyum Stratejileri
🔹 3. Yeşil Finansman ve Karbon Piyasaları
🔹 4. Kurumsal Yapılanma
Hangi Sektörler İklim Kanunu’ndan Etkilenecek?
İklim Kanunu’nun uygulama alanı oldukça geniştir. Aşağıdaki sektörler yüksek denetim ve uyum yükümlülüğü altına girecektir:
Özel Sektör Açısından İklim Kanunu Ne Anlama Geliyor?
İklim Kanunu, sadece kamu sektörünü değil, özel sektör kuruluşlarını da ciddi yükümlülükler altına alacaktır. Bu kapsamda:
Türkiye’de İklim Kanunu Çalışmaları Ne Durumda?
Türkiye, 2021 yılında Paris Anlaşması’nı onaylamış, ardından 2053 Net Sıfır Emisyon hedefi açıklanmıştır. Bu hedef doğrultusunda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı koordinasyonunda:
Henüz İklim Kanunu yasalaşmamış olsa da, taslağa yönelik istişareler; hukukçular, akademisyenler, sivil toplum kuruluşları ve özel sektör temsilcileri ile birlikte yürütülmektedir.
İklim Kanunu İhlallerine Uygulanacak Yaptırımlar
Kanun yürürlüğe girdiğinde; çevresel yükümlülüklerini yerine getirmeyen kişi ve kuruluşlara çeşitli idari ve cezai yaptırımlar uygulanacaktır:
İklim Adaleti ve Anayasal Sorumluluk
İklim Kanunu, sadece çevresel düzenleme değil, aynı zamanda iklim adaleti ve kuşaklar arası sorumluluk açısından da önem taşır. Anayasa’nın 56. maddesi, devlete çevreyi koruma yükümlülüğü yüklerken; bu kanun, söz konusu anayasal ilkenin hayata geçirilmesinde etkili bir araç olacaktır.
Sonuç: Neden İklim Kanunu Gereklidir?
İklim Kanunu, tüm bu hedeflere ulaşmak için vazgeçilmez bir hukuki çerçevedir. Sürdürülebilir kalkınma, çevre hakkı ve iklim güvenliği adına bu yasal zeminin bir an önce oluşturulması büyük önem taşımaktadır.