Tehdit suçu, Türk Ceza Kanunu (TCK) kapsamında kişilerin hürriyetine karşı işlenen suçlar arasında önemli bir yer tutar ve uygulamada sıklıkla karşılaşılan bir fiildir. TCK’nın 106. maddesinde düzenlenmiş olan bu suç, bireylerin iç huzurunu, güvenliğini ve irade özgürlüğünü koruma amacı taşır. Anayasamızın 19. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. maddesinde güvence altına alınan "kişi hürriyeti ve güvenliği" hakkı, tehdit suçuyla ihlal edilmektedir. Bu makale, TCK m.106’da düzenlenen tehdit suçunun temel şeklini, cezayı hafifleten ve cezayı artıran nitelikli hallerini, doktrindeki tartışmaları ve yüksek yargı kararları ışığında kapsamlı bir şekilde inceleyecektir.
1. Tehdit Suçunun Türk Ceza Kanunu'ndaki Düzenlenişi
Tehdit suçu, TCK’nın İkinci Kitabının "Kişilere Karşı Suçlar" başlıklı İkinci Kısmının Yedinci Bölümünde "Hürriyete Karşı Suçlar" başlığı altında düzenlenmiştir. TCK’nın 106. maddesi şu şekildedir:
(1) Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikâyeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
(2) Tehdidin; a) Silahla, b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle, c) Birden fazla kişi tarafından birlikte, d) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak, işlenmesi halinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Tehdit amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama veya malvarlığına zarar verme suçunun işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ceza verilir.
Maddenin birinci fıkrasının ilk cümlesi, tehdit suçunun temel şeklini belirlerken; ikinci cümlesi, daha hafif cezayı gerektiren bir nitelikli hali düzenlemiştir. İkinci fıkra ise, tehdit fiilinin işleniş biçimine göre cezayı artıran nitelikli halleri sıralamaktadır. Üçüncü fıkra ise, tehdit amacıyla işlenen başka suçlar için özel bir içtima hükmü öngörerek gerçek içtima kurallarının uygulanacağını belirtir.
TCK m.106, kişinin haklarının daha etkin korunması amacıyla tehdidin hedef aldığı hukuki değerleri açıkça ortaya koymuştur. Tehdit suçunun temel şeklinde, bireyin onur ve haysiyeti gibi manevi değerleri doğrudan koruma kapsamında değildir; bu tür değerlere yönelik tehditler "sair bir kötülük" kapsamında değerlendirilir. Doktrinde bu ayrım, bireyin maddi ve manevi varlığının bir bütün olduğu, dolayısıyla manevi değerlere yönelik tehditlerin de maddi varlığa yönelik tehditlerle aynı düzeyde korunması gerektiği gerekçesiyle eleştirilmektedir.
2. Cezayı Hafifleten Nitelikli Haller (TCK m.106/1, Cümle 2)
TCK’nın 106/1. maddesinin ikinci cümlesinde, mağdurun malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratılacağından veya sair bir kötülük edileceğinden bahisle tehdit edilmesi durumu, suçun temel şekline göre daha az cezayı gerektiren nitelikli hal olarak düzenlenmiştir. Bu durumda öngörülen ceza altı aya kadar hapis veya adlî para cezası olup, soruşturma ve kovuşturma mağdurun şikâyetine bağlıdır.
Kanundaki bu düzenleme, açıkça "cezayı hafifleten nitelikli hal" olarak adlandırılmasa da, temel şekle göre daha az ceza öngörülüyor olması nedeniyle doktrinde bu şekilde kabul edilmektedir.
2.1. Malvarlığı İtibarıyla Büyük Bir Zarara Uğratacağından Bahisle Tehdit
Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için tehdidin konusunu oluşturan kötülüğün malvarlığına ilişkin olması gerekir. "Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarar" kavramı, kanunda açıkça tanımlanmamış olup, belirsizlik içermektedir. Bildirilecek zararın boyutu, kişiden kişiye veya kişilerin eşyalara atfettiği değere göre değişebilir. Çok küçük bir zarar tehlikesi bile, varlıklı bir kişinin atfettiği değerlere göre büyük bir zarar tehlikesi olarak değerlendirilebilir. Bu kavramın içeriği, her somut olayın hal ve koşullarına göre hâkim tarafından belirlenecektir.
Mala zarar verme suçu (TCK m.151) bu kapsamda akla gelen ilk suçtur. Mala zarar verme fiilini gerçekleştireceğinden bahisle tehdit etmek, TCK m.106/1’in ikinci cümlesi uyarınca tehdit suçunu oluşturacaktır.
2.2. Sair Bir Kötülük Edeceğinden Bahisle Tehdit
Cezayı hafifleten nitelikli hallerden ikincisi ise "sair bir kötülük edeceği" bahsiyle tehdit etmektir. "Sair kötülük" kavramının kapsamına nelerin gireceği kanunda belirli olmadığı için doktrinde eleştirilmiştir. Bu görüşe göre, "sair kötülük" ifadesi yeterli açıklık ve belirlilikte olmadığından suçta ve cezada kanunilik ilkesine aykırıdır. Ancak bir başka görüşe göre ise önemli olan, tehdidin belirlilik içermesinden ziyade, açıkça ya da zımnen bir saldırı gerçekleştirileceğine veya bir kötülük yapılacağına işaret edilmesi suretiyle kişinin iç huzurunun bozulmasıdır.
Kanun koyucu, TCK m.106/1’in ilk cümlesinde sayılan hak ve menfaatler (hayat, vücut dokunulmazlığı veya cinsel dokunulmazlık) dışında kalan ve hukuk tarafından korunan tüm hak ve menfaatleri "sair kötülük" çerçevesinde ele almıştır. Örneğin, kişinin hürriyet, onur, şeref hakları bu kapsamda korunabilir. "Ben ona sorarım, ona gösteririm", "seninle hesaplaşacağız", "sonun kötü olacak seninle görüşeceğiz" gibi sözler "sair kötülük" kavramı kapsamında değerlendirilebilecek ifadelerdir.
Yargıtay, TCK m.106/2’de yer alan cezayı artıran nitelikli hallerin sadece tehdit suçunun temel şeklinin işlenmesi halinde söz konusu olabileceğini belirtmiştir. Ancak doktrinde, TCK m.106/2’deki artırıcı hallerin, somut olayın niteliğine uyduğu sürece, şikayet aranmadan "sair kötülük" veya malvarlığına karşı gerçekleştirilen tehditte de uygulama alanı bulabileceği görüşü savunulmaktadır.
3. Cezayı Artıran Nitelikli Haller (TCK m.106/2)
Tehdit suçunda cezayı artıran nitelikli haller TCK’nın 106/2. maddesinde dört bent halinde belirtilmiştir. Bu haller, tehdidin oluşturduğu korkutma gücünün ciddiyetini ve yoğunluğunu artırarak mağdurda daha ciddi kaygılar meydana getirmeye elverişlidir. Bu nitelikli hallerin varlığı durumunda, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
TCK m.106/2’de öngörülen nitelikli hallerin bir kısmı bir arada gerçekleştirilirse, bu durum TCK m.61 uyarınca temel ceza belirlenirken bir takdir sebebi olarak göz önünde bulundurulur. Örneğin, tehdidin hem silahla hem de birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi halinde tek suç oluşacak ancak hâkim alt sınırdan uzaklaşarak ceza tayin edecektir.
3.1. Fiilin Silahla İşlenmesi (TCK m.106/2-a)
Tehdit fiilinin silahla işlenmesi, suçun nitelikli hallerinden ilkidir. Bu nitelikli halin düzenlenmesinin sebebi, mağdurun iç huzurunun fiilin silahla işlenmesi halinde daha fazla zarar görmesi, suçun işlenmesinin kolaylaşması ve mağdurun direncinin azalmasıdır.
TCK’nın 6. maddesinin (f) bendinde "silah" kavramı tanımlanmıştır:
Özellikle 4. bent, saldırı veya savunma amacıyla yapılmamış olsa bile fiilen saldırı ve savunmada kullanmaya elverişli diğer şeylerin de silah kabul edileceğini belirtir. Yargıtay kararlarında jilet, sopa, av tüfeği, tornavida, maket bıçağı, demir keski ve çatal gibi nesneler silah olarak kabul edilmiştir.
Failin sadece silah bulundurması yeterli değildir; tehdit fiilinin silah ile işlenmesi gerekir. Silahın kullanılmasını, tehdidin etkisini artırmak kaydıyla silahı herhangi bir şekilde kullanma olarak anlamak gerekir. Bu durum, silahı doğrultma, tehdit sırasında elin silaha doğru yönlendirilmesi veya masaya silahın bırakılması şeklinde olabilir. Önemli olan, silahın mağdur üzerinde korkutucu bir etki yaratmasıdır. Silahın zarar vermeye elverişli olması aranmaz, korkutucu etkisinden faydalanılması yeterlidir. Kurusıkı silahla veya bozuk/oyuncak silahla işlenen tehditlerde de, bu nesnelerin objektif olarak korkutucu etki yaratmaya uygun olması halinde nitelikli hal uygulanır.
3.2. Kişinin Kendisini Tanınmayacak Bir Hale Koyması Suretiyle, İmzasız Mektupla veya Özel İşaretlerle İşlenmesi (TCK m.106/2-b)
Bu bent üç farklı durumu kapsar ve her biri tehdidin ciddiyetini artıran unsurlardır:
Bu haller, mağdurun direncini kırma ve korkutma gücünü artırma amacı taşır.
3.3. Birden Fazla Kişi Tarafından Birlikte İşlenmesi (TCK m.106/2-c)
Tehdit suçunun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi, mağdur üzerinde yaratılan korkuyu ve çaresizliği önemli ölçüde artırır. Topluluk halinde yapılan tehditler, bireyin kendini daha savunmasız hissetmesine neden olur ve bu durum suçun nitelikli halini oluşturur. Burada önemli olan, faillerin birlikte hareket etme iradesi ve bu eylemin mağdur üzerinde oluşturduğu artırılmış korkutucu etkidir.
3.4. Var Olan veya Var Sayılan Suç Örgütlerinin Oluşturdukları Korkutucu Güçten Yararlanılarak İşlenmesi (TCK m.106/2-d)
Bu nitelikli hal, failin, gerçekte var olan veya mağdurun zihninde var olduğuna inanılan bir suç örgütünün gücünden faydalanarak tehdit etmesidir. Suç örgütlerinin kamuoyu üzerinde yarattığı korkutucu algı, mağdurun kendisini daha büyük bir tehlike altında hissetmesine yol açar. Bu, failin bireysel gücünün ötesinde, organize bir yapının tehdit algısını kullanması nedeniyle cezanın ağırlaştırılmasını gerektirmektedir. Örgütün gerçekten var olması şart değildir; mağdurun o örgütün var olduğuna inanması ve bu inançla korkuya kapılması yeterlidir.
4. Tehdit Amacıyla Başka Suçların İşlenmesi (TCK m.106/3)
TCK m.106/3, tehdit amacıyla işlenen başka suçlar için özel bir içtima hükmü öngörmektedir. Buna göre, tehdit amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama veya malvarlığına zarar verme suçunun işlenmesi halinde, fail ayrıca bu suçlardan dolayı da cezalandırılır. Bu, gerçek içtima ilkesinin uygulandığı durumlardan biridir. Örneğin, failin "Seni sakat bırakırım!" diyerek tehdit ettiği mağduru daha sonra kasten yaralayarak sakat bırakması durumunda, fail hem tehdit suçundan hem de kasten yaralama suçundan ayrı ayrı cezalandırılacaktır. Bu düzenleme, tehdit fiilinin ciddiyetini ve beraberinde getirebileceği ağır sonuçları vurgulamaktadır.
Sonuç
Türk Ceza Kanunu'nda tehdit suçu ve nitelikli halleri, kişilerin hürriyetini ve iç huzurunu koruma altına alan hayati düzenlemelerdir. Kanun koyucu, tehdit fiilinin niteliğine, hedef aldığı değere ve işleniş biçimine göre farklı yaptırımlar öngörerek adaletin sağlanmasını amaçlamıştır. Cezayı hafifleten haller, tehdidin konusunun malvarlığına veya diğer daha az önemli değerlere ilişkin olduğu durumları kapsarken; cezayı artıran nitelikli haller, tehdidin silahla, failin kimliğini gizleyerek, birden fazla kişiyle veya organize suç gücü kullanılarak işlenmesi gibi, mağdur üzerindeki korkutucu etkiyi artıran durumları düzenler.
Doktrindeki ve uygulamadaki tartışmalar, özellikle "sair kötülük" kavramının genişliği ve reşit olmayan evli kişilere karşı işlenen cinsel saldırı/istismar suçlarında tehdit ilişkisi gibi konularda hukuki yorumun derinliğini ortaya koymaktadır. Bu tartışmalar, yasal düzenlemelerin sürekli olarak güncellenmesi ve adaletin etkin bir şekilde tecelli etmesi için yol gösterici niteliktedir. Tehdit suçunun önlenmesi ve mağdurların korunması adına hukuki düzenlemelerin doğru yorumlanması ve uygulanması büyük önem taşımaktadır.