Akıl Hastalığı Nedeniyle Cezanın İnfazının Ertelenmesi

Anasayfa | Makaleler
Akıl Hastalığı Nedeniyle Cezanın İnfazının Ertelenmesi

Akıl Hastalığı Nedeniyle Cezanın İnfazının Ertelenmesi

Türk Ceza İnfaz Hukuku'nda, cezanın infazı sırasında ortaya çıkan veya varlığı tespit edilen bazı özel durumlar, cezanın ertelenmesini veya geri bırakılmasını gerektirebilir. Bu özel durumlardan biri de hükümlünün akıl hastalığına yakalanmasıdır. Hükümlünün akıl hastalığına tutulması hali, sadece insani bir yaklaşım değil, aynı zamanda hukuki bir zorunluluk olarak cezanın infazının ertelenmesini gündeme getirir. Bu makale, akıl hastalığı nedeniyle cezanın infazının ertelenmesi müessesesini, hukuki dayanakları, uygulama esasları ve ilgili insan hakları boyutlarıyla ele alacaktır.

1. Hukuki Dayanak ve Amaç

Akıl hastalığı nedeniyle cezanın infazının ertelenmesi, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun (CGTİHK)'un 16. maddesinde açıkça düzenlenmiştir. Bu düzenleme, hükümlünün sağlığını koruma, insan onuruna yaraşır bir infaz süreci sağlama ve hastalığın infaz kurumu koşullarında kötüleşmesini önleme amacını taşır. Kanun koyucu, akıl hastalığının ceza infazına etkisini ayrı bir başlık altında ele alarak, bu durumun önemini vurgulamıştır.

CGTİHK Madde 16/1: "Akıl hastalığına tutulan hükümlünün cezasının infazı geri bırakılır ve hükümlü, iyileşinceye kadar yüksek güvenlikli sağlık kurumunda koruma ve tedavi altına alınır. Sağlık kurumunda geçen süreler cezaevinde geçmiş sayılır."

Bu madde, akıl hastalığı nedeniyle infaz ertelemesini zorunlu kılan emredici bir hükümdür. Kanun koyucu, akıl hastalığının varlığını erteleme için yeterli görmüş, ek bir şart aramamıştır.

2. "Akıl Hastalığı" Kavramı ve Tespiti

CGTİHK m. 16/1'de belirtilen "akıl hastalığı", hukuki anlamda kişinin suç işleme yeteneğini veya ceza infazına dayanma kapasitesini ciddi şekilde etkileyen ruhsal durumu ifade eder. Kanun, bu kapsamda sadece "akıl hastalığı"nı dikkate almış, diğer ruhsal rahatsızlıkları (depresyon, anksiyete bozuklukları gibi) infaz erteleme nedeni olarak kabul etmemiştir. Bu ayrım, uygulayıcılar açısından önemlidir.

Tespiti ve Raporlama Süreci: Akıl hastalığının tespiti, Adli Tıp Kurumu (ATK) tarafından düzenlenen bir raporla yapılmak zorundadır. Cumhuriyet Başsavcılığı, hükümlünün akıl hastalığına tutulduğu yönünde bir bildirim veya talep aldığında, hükümlüyü ATK'ya sevk ederek sağlık durumunun tespiti için rapor ister. ATK raporu, erteleme kararının temelini oluşturur ve infazın geri bırakılıp bırakılmayacağına ilişkin en önemli belgedir.

Raporda, hükümlünün akıl hastalığına yakalanıp yakalanmadığı, ceza infaz kurumunda kalmasının sağlığı açısından tehlike arz edip etmediği ve hastalığının infazı engelleyici nitelikte olup olmadığı açıkça belirtilmelidir.

3. İnfazın Geri Bırakılması Kararı ve Süreç

Adli Tıp Kurumu'ndan gelen olumlu rapor üzerine, cezanın infazının geri bırakılması kararı infazın yapıldığı yer Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından verilir. Bu karar ile hükümlünün ceza infaz kurumundaki durumu sonlandırılır ve tedavi süreci başlar.

Tedavi ve Takip Süreci:

  • Hükümlü, iyileşinceye kadar yüksek güvenlikli sağlık kurumlarında koruma ve tedavi altına alınır. Bu kurumlar genellikle ruh ve sinir hastalıkları hastaneleridir.
  • Sağlık kurumunda geçen tüm süreler, hükümlünün cezaevinde geçmiş sayılır. Bu, hükümlünün tedavi süresince ceza süresinden mahsup edileceği anlamına gelir.
  • Hükümlünün sağlık durumu, tedavi süresince belirli aralıklarla ATK veya diğer yetkili sağlık kurulları tarafından kontrol edilir. Bu kontrollerle hastalığın seyri ve iyileşme durumu takip edilir.
  • Hükümlünün iyileştiği ve ceza infaz kurumu koşullarına dayanabileceği yönünde yeni bir rapor düzenlenmesi halinde, infaza devam edilmesi için gerekli işlemler yapılır.

4. İnfaz Ertelemenin Hukuki Niteliği ve Temel İlkeler

  • Zorunluluk İlkesi: CGTİHK m. 16/1'de yer alan "geri bırakılır" ifadesi, akıl hastalığına tutulan hükümlünün infazının ertelenmesinin bir zorunluluk olduğunu gösterir. Cumhuriyet Başsavcılığı'nın bu durumda takdir yetkisi bulunmamaktadır; raporla tespit edilen akıl hastalığı halinde infazın geri bırakılması gerekmektedir.
  • İnsan Haysiyeti: Bu düzenleme, cezanın infazının insan haysiyetine uygun bir şekilde yerine getirilmesi ilkesinin somut bir yansımasıdır. Hasta bir bireyin cezaevi koşullarında zorla tutulması, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 3. maddesinde yer alan işkence ve insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele yasağının ihlali anlamına gelebilir.
  • Tedavi Odaklı Yaklaşım: Amaç, sadece cezayı ertelemek değil, aynı zamanda hükümlünün tedavisini ve sağlığına kavuşmasını sağlamaktır. Bu nedenle yüksek güvenlikli sağlık kurumlarında tedavi ve koruma altında tutulması esastır.

5. Uluslararası Standartlar ve İnsan Hakları Boyutu

Akıl hastalığı nedeniyle cezanın infazının ertelenmesi düzenlemesi, uluslararası insan hakları belgeleriyle de uyumludur:

  • Birleşmiş Milletler Mahpusların Islahı İçin Asgari Standart Kuralları (Mandela Kuralları): Mahpusların sağlık hizmetlerine erişimini ve özellikle zihinsel sağlıklarına yönelik özel ihtimam gösterilmesini vurgular. Kurallar, mahpuslara toplumdaki standartlara uygun sağlık hizmetlerinin ücretsiz sunulmasını emreder.
  • Avrupa Cezaevi Kuralları: Akıl sağlığına ilişkin özel hükümler içerir. Akıl hastalığı olan mahpusların gözlem ve tedavileri için özel bölümler veya kurumlar oluşturulmasını, cezaevi sağlık servislerinin psikiyatrik tedavi sağlamasını ve intiharın önlenmesine dikkat etmesini şart koşar.
  • Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi (AYM) Kararları: Her iki yüksek mahkeme de, mahpusların sağlık durumunun ceza infaz kurumunda kalmaya elverişli olup olmadığını titizlikle değerlendirir. Hasta bir hükümlünün yetersiz tıbbi koşullarda tutulmasının "insanlık dışı muamele" teşkil edebileceği yönünde pek çok karar mevcuttur. Devletin, hükümlünün sağlığını koruma konusunda pozitif yükümlülüğü bulunmaktadır.

Sonuç

Akıl hastalığı nedeniyle cezanın infazının ertelenmesi, Türk hukuk sisteminde insan odaklı bir yaklaşımın ve uluslararası insan hakları standartlarına verilen önemin bir göstergesidir. Bu müessese, hastalığın ceza infaz kurumunda kötüleşmesini engelleyerek, hükümlünün tedavi olma ve iyileşme hakkını korur. Uygulamada, Adli Tıp Kurumu'nun objektif ve bilimsel raporları, Cumhuriyet Başsavcılıklarının titiz değerlendirmeleri ve insan hakları prensiplerine sıkı sıkıya bağlılık, bu müessesenin amacına uygun şekilde işlemesi için kritik öneme sahiptir. Nihayetinde, ceza infaz sürecinde adaletin sağlanması kadar, insan onurunun ve temel sağlık haklarının korunması da vazgeçilmez bir unsurdur.

0 Yorum

Yorum Bırak

Hemen Ara